“Zil çalsa da, teneffüse çıkıp, 5-A Sınıfı ile yarım kalan maça devam etsek” isteğim tam da bu değildi aslında. Hemen hemen her gün teneffüslerde, okulumuzun altında ve üstünde yer alan alternatif 4 adet yarım futbol sahası büyüklüğündeki arazilerin birinde maç yapardık, en çokta 5-A sınıfı ile. Neyse, asıl hayalim neydi biliyor musunuz? Genelde, 8-0, 10-0, 12-0 yenildiğimiz 5-A sınıfına 1 GOL ATMAK. Teneffüs zilini beklerken kurduğum, tek hayal.
Bir gün hayalim gerçek oldu ve o gol atıldı ve ben attım. Gölü attıktan sonra nasıl sevindi isem artık, top ile birlikte kaleye girdim, topu aldım santra çizgisine koşacakken ayağım kaydı ve yerde yuvarlandım. Düştüğüm yerde, bizi seyreden kızların önü. Her yerim, inşaat kiremitlerinin parçaları ile kanamasına rağmen, gururla ayağa kalkıp yürüdüm ve topu santra çizgisine koydum.
O sınıfı yenemeyeceğimizi biliyordum. Bu gerçeği bilmek hayallerimi gerçekleştirmek istememi engellemedi. Ben, onları yenmek gibi ulaşılması zor olanın içinde bulduğum, “bir gol atma” hayaline sarıldım. O hayal beni, her teneffüs öncesi heyecanlandırdı, gol atamadığımda üzüldüm, suratım asıldı. Sonraki teneffüs öncesi üzüntümden hiçbir şey kalmadan yine aynı heyecanla zili bekledim, yine oynadım, yine gol atamadım, yine üzüldüm ve yine teneffüs zilini beklemeye devam ettim.
O anı yaşamak, heyecanı, çabası, yenilgisi, gol atamadan sınıfa dönmesi ve üzüntüsü ile çok güzeldi. Oynadığım futbol, tüm bunları yaşamam için sadece bir araçtı aslında.
Bugüne baktığımda, ne futbolcuyum ne de fanatik bir taraftarım ama, beni içinde tutan, bana heyecan veren, küçük ya da büyük, olur ya da olmaz, hayalini kurduğum her şeyin peşindeyim. Zorlansam da, kırılsam da, gerçekleşmese de (ki, çoğu gerçekleşti) o yolculuk içinde, hayalimin peşinde koşmanın ben de yarattığı duygu ve yine o yolculuk sürecinde kendimi gerçekleştiriyor olduğumu hissetmem, benim için “yaşıyorum” demenin açıklaması olsa gerek.
A. Suat GÜNEŞ
Kurucu/ Yaratıcı Drama Lideri